argo sözlüğü çömez

dikkat (veya dikkati) çekmek

1. mecaz ilgi toplamak
"Hangi konudan söz etse dikkati çekecek bir hava veriyor."Necati Cumalı

2. mecaz göze batmak, fark edilmek
"Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker."Refik Halit Karay

benzer kelimeler: acı çekmek (veya duymak), adım (veya adımını) atmak, ağzını havaya (veya poyraza) açmak, alargada durmak (veya tutmak), altına etmek (veya kaçırmak), ana avrat küfretmek (veya düz veya dümdüz gitmek), anası turp (veya sarımsak), babası şalgam (veya soğan), anasını sat! (veya satayım!), artistlik etmek (veya yapmak), aşağı (veya aşağısı) kurtarmaz, avara durmak (veya kalmak), aynı karede yer almak (veya bulunmak), ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya, baksana! (veya baksanıza!), bas! (veya bas git!), başı göğe ermek (veya değmek), beyaz bayrak çekmek (veya açmak veya sallamak), bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak, bok (veya bokun) soyu, bok etmek (veya bokunu çıkarmak), bulunmaz Bursa (veya Hint) kumaşı, burnunu çekmek, canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün), canına yandığım (veya yandığımın), canını cehenneme göndermek (veya yollamak), cariyeniz (veya cariyeleri), cartayı çekmek, cızlamı çekmek (veya cızlam etmek), cila çekmek, çarkına etmek (veya okumak), çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da), çek! (veya çek arabanı!), çekmek, çelme atmak (veya takmak veya vurmak), çıngırağı çekmek, çırak çıkmak (veya çıkarılmak), çiçek açmak (veya vermek), çimdik çimdik doğramak (veya yolmak veya koparmak), çizgi çekmek, dağların şenliği (veya gelin anası), dalgaya düşmek (veya gelmek), dava (veya davayı) kaybetmek, dava (veya davayı) kazanmak, davul çalmak (veya dövmek), dem çekmek, derde (veya dertlere) düşmek, dikkat, diskur geçmek (veya çekmek), dolduruşa gelmek (veya kapılmak), donuna etmek (veya kaçırmak veya doldurmak veya yapmak), duvar çekmek, dünyaya kazık çakmak (veya kakmak), elense çekmek (veya etmek), ere gitmek (veya varmak), eşekten düşmüşe (veya düşmüş karpuza) dönmek, etek takmak (veya giymek), façasını almak (veya al aşağı etmek), fener çekmek, fırtına kopmak (veya patlamak), fiyaka satmak (veya sökmek), freni patlamak (veya tutmamak), gaza basmak (veya dayanmak), gıcık almak (veya kapmak veya olmak), göç etmek (veya eylemek), göğsü daralmak (veya tıkanmak), gövdeye atmak (veya indirmek), göz kamaştırmak (veya almak), gözü (veya gözleri) açılmak, gözü (veya gözleri) kamaşmak, gözü (veya gözleri) kararmak, güçlük çekmek, hâli (veya hâlleri) duman olmak, hariçten gazel okumak (veya atmak), hasretini çekmek, içine çekmek, içine etmek (veya sıçmak), içini bayıltmak (veya kıymak), iflas bayrağını çekmek (veya borusunu çalmak), iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek, imzayı basmak (veya çakmak), işkembeden atmak (veya söylemek), itin götüne (veya kıçına) sokmak, kabir azabı çekmek, kafa (veya kafasını) ütülemek, kafa (veya kafayı) çekmek, kafasının bir tahtası eksik (veya noksan) (olmak), kafayı tütsülemek (veya dumanlamak), kalafata çekmek, kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek), kamış atmak (veya koymak), kantara çekmek (veya vurmak), kaput gitmek (veya olmak), karanlığı deşmek (veya yırtmak), kavara çekmek, kayışa çekmek, kazan kaldırmak (veya devirmek), keyfinden bayılmak (veya dörtköşe olmak), kıçına tekmeyi atmak (veya vurmak veya yapıştırmak), kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya srmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak), kıyak geçmek (veya çekmek veya yapmak), kızağa çekmek (veya almak), kokusunu (veya koku) almak (veya duymak), kontak kapatmak (veya kapamak), kölen (veya kulun) olayım!, köleniz (veya köleleri), kötürüm olmak (veya kalmak), kundak sokmak (veya koymak), küf bağlamak (veya tutmak), kül yemek (veya yutmak), kündeye almak (veya getirmek), lamelif çevirmek (veya çizmek veya çekmek), madik atmak (veya etmek veya oynamak), makaraları koyuvermek (veya zapt edememek veya salıvermek), mide (veya midesini) bulandırmak, midesi almamak (veya kaldırmamak veya kabul etmemek veya götürmemek), nasır bağlamak (veya tutmak), nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak), nüzul inmek (veya gelmek), omuz atmak (veya vurmak), öküze boynuzu yük olmaz (veya ağır gelmez), öp babanın (veya beybabanın) elini, palamarı koparmak (veya çözmek), palavra atmak (veya savurmak veya sıkmak), pas atmak (veya vermek), polim atmak (veya yapmak), posta koymak (veya atmak), puan almak (veya kazanmak), rest çekmek, röntgen çekmek, rüyasına (veya rüyalarına) girmek, saf dışı etmek (veya bırakmak), set çekmek, sıkıysa (veya sıkıyorsa), soluğu kesilmek (veya tutulmak), suyu ısınmak (veya kaynamak), suyunu çekmek, şifayı bulmak (veya kapmak), tadı kaçmak (veya gitmek), tam adamını bulmak (veya adamına düşmek), tam maaşla tekaüt (veya emekli), tavan başına çökmek (veya yıkılmak), tekeline (veya tekellerine) almak, tekme atmak (veya vurmak), temize çekmek, tokat (veya tokadı) yemek, tokat atmak (veya patlatmak), top (veya topu) atmak, topal eşekle kervana katılmak (veya karışmak), toprak çekmek, topu taca atmak (veya bırakmak), toriği (veya toriğini) çalıştırmak (veya işletmek veya kullanmak), tozunu almak (veya atmak veya silkelemek veya silkmek), tuzak (veya tuzağı) kurmak, ulufe vermek (veya dağıtmak), vadesi gelmek (veya dolmak), vay anam! (veya anasını! veya canına!), yağ çekmek (veya yapmak), yasa bürünmek (veya boğulmak veya gömülmek), yavaş gel! (veya ol!), yem dökmek (veya koymak), yenilir yutulur değil (veya olmamak), yok devenin başı (veya pabucu veya nalı), yunmuş arınmış (veya yıkanmış), yüreği sıkışmak (veya tıkanmak), yürü ense tıraşını göreyim (veya görelim), yüz surat davul derisi (veya mahkeme duvarı), zartayı çekmek, zembereği boşalmak (veya boşanmak)