uçmak
1.
mecaz
Yok olmak, ortadan kaybolmak
"Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi."
– Sait Faik Abasıyanık
2.
mecaz
Çok sevinmek
"Hasta olmadığını anlayınca da anasından yeni doğmuş kadar sevinmiş, havalara uçmuştu."
– Halide Alptekin
3. mecaz Gerçek hayattan uzaklaşıp düşlere dalmak
4. argo Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek
5.
şaka yollu
İzni olmadan alınmak, aşırılmak
"Bizim kitaplar uçmuş."