sürüklemek
1.
mecaz
İstekli olmayan birini bir yere götürmek, getirmek
"Seni bırakmam vallahi diyor ve bazen gittiği yerlere bile onu sürükleyip götürmek istiyordu."
– Yakup Kadri Karaosmanoğlu
2. mecaz Bir kimseyi, bir işi yapmaya zorlamak
3.
mecaz
Bir kimseyi aldatarak kötü bir duruma, sona doğru götürmek
"Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler."
– Ahmet Kabaklı
4.
mecaz
İlgi uyandırarak bırakamayacak duruma getirmek, çok ilgilendirmek
"Benim çağdaşlarımdan kim bilir kaç bin genci bahtiyar rüyalara sürüklemiştir."
– Yusuf Ziya Ortaç