kopmak
1.
mecaz
Gürültülü veya tehlikeli olaylar, birdenbire başlamak veya ortaya çıkmak
"İçeride feryatlar koptu."
– Sait Faik Abasıyanık
2.
mecaz
Bütün ilişkileri kesilip büsbütün ayrılmak veya uzaklaşmak
"Daha on altısında bile değilken en yakın insanından, annesinden koparak çıkıp gitmişti evden."
– Ahmet Ümit
3. mecaz ► kurtulmak
4.
mecaz
Çok ağrımak
"Belim kopuyor."
5. ağızlardan Koşmak, hızla gitmek