kızgın
1.
mecaz
Eş arayan (hayvan)
"Kızgın bir boğa."
2.
mecaz
Kızmış olan, öfkeli olan; mütehevvir
"Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama."
– Ayşe Kulin
3.
mecaz
Kızışmış bir durumda olan
"Çok kızgın bir fikir çarpışmasının üzerine gelmişim, kulak kesildim."
– İsmail Hakkı Baltacıoğlu