kırmak
1.
mecaz
Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek; yaralamak
"Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz."
– Mehmet Kaplan
2.
mecaz
Yok etmek
"Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım"
– Enis Behiç Koryürek
3.
mecaz
Gücünü, etkisini azaltmak
"Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış."
– Burhan Felek
4. argo Kaçmak, uzaklaşmak