harman
Farsça (خِرمَن χirman): biçilmiş ekini yığma ve bu işin yapıldığı yer, harman yeri
1.
mecaz
Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer
"Yiğidin harman olduğu yer."
2.
argo
Esrar içip çakırkeyif olma
"Hey polis, diye seslendi sırtını ağaca dayamış, tek bacaklı bir kadın. Hey sana diyorum aynasız, atsana bir ikilik, acayip harmanım bu sabah."
– Ahmet Ümit