bulantı vermek
1.
mecaz
bıkkınlık vermek
"Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?"
– Aka Gündüz
benzer kelimeler:
abdestini vermek, açık vermek, alabanda vermek, anafora vermek, ateşe vermek, ayar vermek, başa vermek, bel vermek, boş vermek, çiçek açmak (veya vermek), duman vermek, el ele vermek, el vermek, elektrik vermek, faul vermek, fetva vermek, filiz vermek, frikik vermek, gaz vermek, gıcık vermek, haberden haber vermek, hız vermek, iş vermek, koltuk vermek, mercimeği fırına vermek, meyil vermek, meyve vermek, oğul vermek, omuz vermek, orta katı kiraya vermek, pas atmak (veya vermek), pay vermek, puan vermek, serinlik vermek, tat vermek, tav vermek, uç vermek, ulufe vermek (veya dağıtmak), vermek