bozuk
1.
mecaz
Gergin, huzursuz bir biçimde olan
"Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu."
– Falih Rıfkı Atay
2.
mecaz
Sıkıntılı bir biçimde olan; şizoit
"Süleyman’ı odada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki birdenbire, ‘Ne oldu Süleyman?’ diye haykırdı."
– Halide Edip Adıvar