bozmak
1.
mecaz
Altüst etmek, çıkmaza sokmak
"Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun."
– Sait Faik Abasıyanık
2.
mecaz
Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya bir yalanını ortaya çıkararak küçük düşürmek
"Adamcağızı fena bozdunuz."
3.
mecaz
Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
"Adamcağız politika ile bozmuş."
4. mecaz Kötü duruma getirmek