boş
1.
mecaz
Görevlisi olmayan (iş, görev); münhal
"Boş kadro."
2.
mecaz
Gerçeğe dayanmayan
"Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi?"
– Nâzım Hikmet
3.
mecaz
Herhangi bir bilgisi olmayan
"Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar."
– Sait Faik Abasıyanık
4.
mecaz
Bir işe yaramayan, yararı olmayan
"Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz."
– Reşat Nuri Güntekin